21 Şubat 2014 Cuma

KAR MASKESİ

Milattan sonra bilmem kaçıncı yılın aralık ayının herhangi bir sabahıydı. Dışarıda yağmur vardı ve sokak bomboştu. Yağmur damlaları camı dövüyor hızlı esen rüzgârın uğultusuyla birlikte harika bir senfoni oluşturuyordu. Vize haftası bitmiş uykusuz geçen geceler nihayete ermişti. Odaları soğuk olduğundan salonda uyuyorlardı Aziz ve Said. İki tane çekyat bir masa bir sehpa ve sandalyelerden başka bir şey yoktu odanın içinde. Masanın üzerinde dün geceden oynanmış okey takımı vardı. Sandalyenin üzerinde gömlek ve pantolonlar sehpanın üzerinde ise telefonlar çakmaklar iskambil kartları ve bir paket Sipahi vardı. Hava kapalı olduğundan salon aydınlık değildi. Loş ve kasvetli bir hava hâkimdi salona. Dışarısı soğuk olduğundan havalandırılmamış nefes sigara ve küf kokuları birbirine karışmıştı. Aziz aniden ciğerleri ağzından çıkarcasına öksürmeye başladı. Acı çektiği yüz ifadesinden belliydi. Öksürük nöbeti bitince tekrar uyuyamayacağını düşündü ve sehpanın üzerinde duran sigara paketinden bir Sipahi çıkarıp yaktı. Sigarasını içerken odayı izliyor odadaki tonlarca yükün altında eziliyordu. Uyandığı en kötü sabah değildi ama bir sıralama yapsaydı ilk on’a girebilirdi. Havasız gündüz olmasına rağmen karanlık loş bir odada uyanıyordu üstelik evinden kilometrelerce uzakta ailesinden uzakta bu koca şehirde bir başınaydı. Tek güvendiği insan Saiddi ve oda şu anda yanında horul horul uyuyordu. Sigarasından bir iki nefes daha aldı almadı yine çok acı veren bir öksürük nöbetine kapıldığı için sigarasını söndürmek zorunda kaldı. Su içmesi gerektiğini biliyordu ama yorganın altı sıcak olduğundan kalkıp su içmeye erindi. Ayağını yorganın altından çıkartıp hafifçe Said’i dürttü. Aziz tarafından dürtülen Said sehpada duran telefonuna baktı ve saatin 11.11 olduğunu gördü. Telefonu sehpaya bırakıp bir Sipahi’yi dudağına götürdü ve ateşledi. Bu sırada Aziz öksürüyor sesi adeta tüm sokakta yankılanıyordu. Öksürük nöbetine ve yeni sigarasını söndürmesine rağmen Aziz sehpanın üzerinde duran paketten bir Sipahi daha yaktı.
İkili sanki bir sabah ayiniymiş gibi sigaralarını içiyor arada bir birbirlerine baksalar bile hiç konuşmuyor odadaki eşyalara boş boş bakıyorlardı. Said ve Aziz arkadaştan öte kardeş gibiydiler. Yorganın altında Said ve Aziz sigaralarını içerken Aziz aniden konuşmaya başladı.<<Said… Kısa bir süre sonra öleceğini bilsen ne yapardın?>> Said Aziz’in sabah sabah böyle bir şey söylemesini beklemiyordu. Hüzünlü ama bir o kadar da kızgın bir şekilde karşılık verdi.<<Kardeş sabah sabah hiç açma bu konuları. Hem konuşmuştuk oğlum böyle şeyler söylemeyecektik birbirimize. Ölümden bahsetmeyecektik.>> Aziz her zaman hüzünlüydü. Zayıf ufak tefek çelimsiz bir yapısı vardı. Arkadaşları Sami Hazinses’e benzetirlerdi hep Aziz’i. Ama kanser olduğunu öğrendikten sonra daha bir zayıflamış daha bir küçülmüştü. Sanki buna sebep olan hastalığı değil de bunu öğrenmiş olmasıydı. Said’in bu cevabı onu üzmüş ve konuşmak zorunda olduğunu düşünmüştü.<<Hayır, gerçekten sorumu yanıtlamanı istiyorum. Öleceğini bilsen ne yapardın?>> Said bundan kaçamayacağını düşündü ve cevap vermek zorunda kaldı.<<Zaten öleceğimi biliyorum ki Aziz.>> Said’in bu kurnazca cevabı karşısında onu daha da köşeye sıkıştırmak istercesine Aziz bir soru daha sordu.<<Zaten herkes ölecek. Ben yarın, öbür gün ne bileyim şu kısa süre içersinde öleceğini bilsen ne yaparsın diye soruyorum. İdam mahkûmlarını düşün bir. Öleceklerini biliyorlar. Sence korkuyorlar mıdır? Pişman mıdırlar peki? Ya da nasıl hazırlıyorlar kendilerini ölüme? Korkuyorlarsa bununla nasıl baş edebiliyorlar?>>Said sigarasını söndürdü hafifçe doğruldu Aziz’in gözlerine bakarak konuşmaya başladı.<<Sen bu hastalık yüzünden ölmeyeceksin. İnan bana savaşacaksın savaşacağız ve birlikte bununda üstesinden gelebileceğiz.>>Said’in bu sözleri Aziz’i hiç etkilemedi. Ateş düştüğü yeri yakıyordu ve Said için böyle konuşmak kolaydı. Hasta olan o değildi can derdi yoktu onun diye geçirdi içinden Aziz ve sadece bir cümle dökülebildi dudaklarından.
<<Merak etme kardeşim bu hastalık yüzünden ölmeyeceğim.>>
Aziz tam söyleyeceğini söyleyip sigarasını söndürürken aniden ikisi birden irkilerek aynı yöne baktı. Çekyatlarının ayakucunda ayakta durmuş iki tane siyah takım elbiseli adam belirmişti. Başlarında kar maskesi vardı. Ceketlerinin üzerinde anlam veremedikleri bir sembol vardı. Uzun boylu olan konuşmaya başladı.<<İdam mahkûmları ölümden korkarlar. Kendilerini ne kadar hazırlamaya çalışsalarda korkularını yenemezler. Pişman olanı da gördüm olmayanını da. Ama en zoru beklemek oldu hepsi için.>>Adamın bu sözleri Aziz’i tatmin etmiş Said’i ise sinirlendirmişti ve bağıra bağıra konuşmaya başladı Said.<<Kimsiniz lan siz? Bu ne şekil? Nasıl geldiniz lan buraya?>>Aziz sinirlenmemiş hatta kim olduklarını merak bile etmişti. Söyleyecek sözleri olduğunu düşündü ve her ne olursa olsun dinlemeye hazırdı. Buna karşın Said her geçen saniye daha da öfkeleniyordu. Said’in bu sorusu üzerine uzun boylu olmayan adam konuşmaya başladı.<<Biz şeytanız. Biraz önce konuşan 1. şeytandı. Bana 2. şeytan diyebilirsiniz. Öyle özel bir ismimiz yok numaralarımız var.>>Said daha da sinirlenmiş sesi bir perde daha yükselmişti.<<Ne işiniz var lan burada? Ne istiyorsunuz lan bizden?>>1. şeytan<<Şeytan bir insandan ne isterse onu. Nefsinize yenilmenizi istiyoruz. Özgürlüğünüzü istiyoruz. Bunun karşılığında Azizi ölüme hazırlayacağız.>>Said Aziz’in güçlü olmadığını ve bu süslü anlatıma aldanacağından korktu ve bir çıkış yolu aramaya başladı. Şeytanlarla Aziz çoktan konuşmaya dalmışken ve yalanları çoktan Aziz’in tüm vücudunu kaplamışken Said masanın üzerinde dün geceden oynanmış okey takımını gördü. Bir çıkış yolu bulduğunu düşündü ve konuşmaya başladı.<<Size bir teklifim var. Gelin okey oynayalım eğer biz kazanırsak gidersiniz yok eğer siz kazanırsanız ikimizde size teslim olacağız. Kazanan takım diğer takımın kaderini belirleme gücüne de sahip olacak.>>Bu teklif şeytanların ilgisini çekmiş ve zekâlarına da güvenerek Said’in bu teklifini kabul etmişlerdi.

Masaya otururken 1. şeytan birkaç kural koymak istedi ve konuşmaya başladı.<<Oyunu biraz ehemmiyetli hale getirelim. Öncelikle ıstakadaki sayılar toplamı bundan sonra yaşayacağınız yıl olacak.>>Said bu kuralı düşünürken Aziz aniden kabul etti ve masaya oturdular. Said şeytanları masaya çekmeyi başarmıştı ama bu işin içinden nasıl çıkacağını bilmiyordu. Bu bir oyundu ve eli kötü gelebilirdi daha da korktuğu Aziz’i bu masada kaybedebilirdi. Said kara kara düşünürken Aziz dizilmiş taşları dağıtmak için zar atmış ve okeyi belirlemişti. Taşları dağıtırken konuşmaya başladı Aziz.<<Şimdi demin Said’e sorduğum soruyu tekrar soracağım. Herkes sırası gelince sorumu cevaplayacak. Yakında öleceğinizi bilseniz ne yapardınız?>>Said Aziz’in bu tavrından hoşlanmamış şeytanların teshiri altında kaldığını düşünmüştü. Tüm bunlara rağmen Aziz’in teklifini kabul eden ilk Said oldu. Oyunu başlatacak olan 2. şeytandı ve ilk cevabı da o verdi.<<Valla Aziz’im ben ölümsüzüm. Ama bir ölümlü yerine kendimi koyup cevap verirsem herhalde nefret ettiğim insanları öldürmeye başlardım. Ben ölürken o puştların yaşayacak olması beni çıldırtırdı.>>dedi ve Said’e bir taş attı. Sıra Said’e gelmişti. Said bir taşa baktı bir eline baktı ve ortadan bir taş çekti. Soruya cevap vermesi gerektiğini biliyordu, biraz düşündü ve cevap verdi.<<Ben tüm sevdiklerimi ve varsa beni sevenleri ölümüme hazırlamaya çalışırdım. Kendimi buna hazırlamaya çalışmaktan daha kolay olurdu elbette.>>dedi ve elindeki fazla taşı attı. Sıra 1. şeytana gelmişti. Hiç eline bakmadan Said’in attığı taşı aldı ve hızlıca cevap vermek için konuşmaya başladı.<<Hangi sebepten öleceğim önemli burada. Eğer Aziz’in durumundaysam hiç beklemez kendimi ölüme hazırlamaya kalkışmaz daha fazla acı çekmemek ve çektirmemek için kendi canımı kendim alırdım.>>1. şeytanın bu cevabı üzerine Said çok sinirlenmişti. Bizim oğlanı kandırmaya çalışıyor diye içinden geçirdi konuşmak istedi ama koyulan kuralları hatırlayıp susmak zorunda kaldı. Aziz ise bu cevaptan etkilenmişti.
Bir karar vermesi gerekiyordu şimdi. Eğer 1. şeytanın attığı taşı alırsa bu şeytanın etkisine gireceği anlamına geliyordu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu ve bu kararsızlığı Said’i korkutuyordu. Aziz’in eli 1. şeytanın attığı taşa doğru giderken ani bir karar değişikliğiyle orta taşlara yöneldi ve bir taş çekip ıstakasına koydu ve elinde lüzumsuz taşı alıp 2. şeytana attı. Soru sorma sırası 2. şeytandaydı ve 2. şeytan konuşmaya başladı.<<Hayatınızda hiç hırsızlık yaptınız mı?>>               2.  şeytanın elindeki fazla taşı sertçe atmasıyla Said sıranın onda olduğunu hatırladı. Yerden bir taş çekti ve konuşmaya başladı.<<Hayatımda hiç hırsızlık yapmadım.>>diyerek kısa ve öz bir cevap verdi ve sertçe elindeki fazla taşı 1. şeytana attı. 1. şeytan da hızlıca yerden bir taş çekti ve konuşmaya başladı.<<Hangi birini anlatayım o kadar çok ki mesela geçenlerde… ohooo bu çok uzun siktir edin.>>dedi ve eline aldığı fazlayı Aziz’e attı. Aziz şeytanın attığı fazla taşı aldı ve cevap verme sırası onda olduğundan konuşmaya başladı.<<Ben bir kere hırsızlık yaptım gerçi o sayılır mı bilmiyorum ama ilkokuldaydım arkadaşımın çok güzel kokan bir kokulu silgisi vardı onu çalmıştım. Bebe baya ağlamıştı ders bitene kadar.>>dedi ve elindeki fazlayı 2. şeytana attı. 2. şeytan hiç konuşmadan yerden taş çekti ve o taşı Said’e attı. Said 2. şeytanın attığı taşı aldı ve sorusunu sordu.<<Ölümlümü olmak isterdiniz yoksa ölümsüz mü?>>1. şeytan bu soruyu bir an önce cevaplamak istedi ve hemen Said’in attığı taşı aldı.<<Ölümsüz olmak isterim tabiî ki. Ölüm soğuktur. Ölüm bu dünyada hazırlanılması imkânsız olan tek şeydir.>>dedi. Bu vermiş olduğu cevapla Aziz’i kandırmayı umuyordu. Bir süredir Aziz için Said’le savaş verdiğinin farkındaydı ve kendini galibiyete yakın hissetti. Mutlulukla tam fazla taşını yere atacaktı ki kapı aralandı ve eşikte 1,75 boylarında ince boyunlu kemer burunlu saçları beline kadar sırma sırma dökülen elleri küçücük gözleri dört defa lacivert bir afet-i devran görüldü. Bu gelen Ahsen’di.
Said Ahsen’e deliler gibi âşıktı ve de her ne hikmetse oda Said’e gönüllüydü. İçeriye girdiğinde Ahsen gördüğü manzara karşısında şaşkına döndü. Said ve Aziz karşılıklı masaya oturmuş bir başlarına okey oynuyorlardı. Üstelik diğer ıstakalarda da taşlar vardı. Bir an durup düşündü konuşmadan önce. Delirmiş bunlar diye içinden geçirip konuşmaya başladı.<<Günaydın beyler. Aşkım arıyorum arıyorum bir türlü ulaşamıyorum sana şu telefonuna bir bak artık. Korktum valla başınıza bir şey geldi diye gerçi korkmakta haklıymışım ne yapıyorsunuz öyle bir başınıza delirdiniz mi yoksa? Aziz sen nasıl oldun kuzum daha iyi misin?>>Ahsen’i daha fazla meraklandırmadan bir an önce göndermesi gerektiğini düşünen Said sevdiceğini kırmak istemezmişçesine konuşmaya başladı.<<Akşama Yasin’lerle bulaşığına okey oynayacağız. Bahadır Süha falanda gelecek. O yüzden şimdiden talim yapıyoruz aşkım. Senin sınavına yarım saat kalmadı mı? Bak yetişemeyeceksin yine git gir sınavına çıkışta gelirim ben okula bir şeyler yemeye çıkarız.>>Ahsen Said’in onu başından atmak istediği gerçeğini aklının ucundan geçirmedi bile her zaman düşünceli olduğundan Said’in art niyet taşıdığına ihtimal bile vermeden tamam deyip çıktı. 1. şeytan elindeki taşları saydı ve “NERDE KALMIŞTIK” diye soru sordu. Aziz cevap sırasının onda olduğunu söyledi ve konuşmaya başladı.<<Ben ölümlü olmak isterim. Sevdiğim değer verdiğim insanlar var ve onlar öldükten sonra ha yaşamışım ha yaşamamışım ne önemi var.>>Aziz’in bu cevabı üzerine 1. şeytanın paçaları tutuşmuştu. Savaşı kazanacağı yerde kaybetmek üzereydi. 2. şeytan adam gibi bir cevap vermezse Aziz’i hepten kaybedebilir hatta okey masasında bile yenilebilirlerdi. Aziz’in attığı taş yarıyordu ama elini bitirmiyordu. Yerden bir taş çekip bitebilirdi ve ortadaki taşa yöneldi taşı çekerken taşın yaramadığını gören 2. şeytan el çabukluğuyla Aziz’in attığı taşı almak isterken Said’e yakalandı. Said öfkeyle<<Bu ne biçim iş adam gibi oyun oynayın amk. Yok, sana cevap mevap hakkını kaybettin.>>dedi.
2. şeytanın bu salakça hareki zaten zayıflayan kazanma ihtimalini daha da zayıflatmıştı. 1. şeytan elindeki tüm kozu kullanmak istedi ve konuşmaya başladı.<<Bu sorumun cevabını sadece Aziz’in vermesini istiyorum. Bu konuda karar verecek olan tek kişi Aziz’dir. Eğer isterse sadece ona özel bir sorum var yok hayır istemezse normal bir sorum daha var.>>1. Şeytanın bu önerisi Said’i korkutmuş ama kurallara aykırı hareket etmemek için sessiz kalmıştı. Bir yandan Aziz’e güveniyor diğer yandan korkuyordu. Aziz başını ileri geri sallayarak öneriyi kabul etti ve merakla 1. şeytanın sorusunu bekledi. 1. şeytan yerden taşını çekti elini şöyle bir düzenledi fazla taşını sağ eline alıp konuşmaya başladı.<<Aziz’im eğer istersen bu hastalıktan ölmezsin. Şimdi yaşayıp kanserin ilerleyişini tüm ağrılarla tüm acılarla tecrübe etmek mi istiyorsun yoksa hemen şimdi burada ölmek mi?>>1. şeytan topu tüfeği tüm teçhizatıyla saldırmıştı. Aziz şöyle bir düşündü 1. şeytanın attığı taşa baktı ve sonra eline baktı. Bir an Said’le göz göze geldi ve 1. şeytanın attığı taşı aldı. Istakada birkaç değişiklik yaptı ve konuşmaya başladı.<<Bu kadar insan beni düşünürken onları yüzüstü bırakamam kabul etmiyorum teklifini. Bu arada biten takım diğer takımın kaderine hükmedecekti değil mi? Bittim ben!>>Aziz’in bitmesi Said’i çok mutlu etti. Hiç konuşmadı ama bakışlarından çok şey anlamak mümkündü. Aziz konuşmasına devam etti.<<Gelelim size SİZ ÖLÜMLÜ OLACAKSINIZ. Ama öncesinde bir isteğim daha var. Maskelerinizi çıkartın.>>1. şeytan eli mahkum yavaş yavaş maskeyi çıkardı ve Said hızlı hızlı nefes alarak ona baktı. Maskenin altındaki yüz Aziz’e aitti. 2. şeytanda çıkardı maskesine oda Saiddi…
  Milattan sonra bilmem kaçıncı yılın bir aralık sabahıydı. Dışarıda yağmur vardı. Yağmur damlaları camı dövüyor arabaların su birikintilerinden geçerken çıkardığı sesle muhteşem bir senfoni oluşturuyordu.


Aziz aniden ciğerleri ağzından çıkarcasına öksürmeye başladı. Uyanmıştı artık bir daha uyuyamayacağını düşündü ve sehpanın üzerinde duran paketten bir Sipahi çıkartıp yaktı. Biraz önce gördüğü rüyayı düşünüyordu boş boş evin salonundaki eşyalara bakarken.  
   





*SON*

                                  Bünyamin Bucuka      

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder