1
“Bir insanın
bu dünyada yapabileceği en zor şey kendini öldürmesi olmalı. Yaşamdan zevk
duysun duymasın, başına iyi şeyler gelsin gelmesin, yaşama isteği olsun olmasın
kendi canına kıymak hiç ama hiç kolay değildir. Yaşamak acıda verse, yaşadığın
süre boyunca büyük acılar çekecek olsan da ölüm her zaman soğuktur. Bir insanın
kendi isteğiyle ölmesi imkânsızdır bu yüzden.”
İşte tam da böyle düşünüyordum kibritimi
ateşlerken. Uyanır uyanmaz sigara içmek hayatta aldığım en büyük zevklerden
biriydi. Ölüm ve yaşam hakkında düşünürken ve sigaramı içerken birazdan başıma
geleceklerden hiç ama hiç haberim yoktu. Sadece sigaramı içiyor odamın
duvarlarında asılı olan resimlere boş boş bakıyordum.
Yalnız yaşayan
bir insanım ben. Bu dünyada kimsem kalmadı ya da ben öyle zannediyormuşum. Tam
sigaramı söndürecektim ki birden odamın kapısı açıldı. Korkuyla yarı uzanır
şekilde kapının oraya baktım ve o zaman en iyi dostumu kapının ağzında gördüm.
Ancak öyle bir güçsüzlük hali gelmişti ki üstüme yataktan kalkamadım. İçeriye
buyur ettim onu bunun üzerine yatağımın karşısındaki sandalyeye oturdu.
2
Odadan
içeriye ilk girdiğimde aklımdan geçen ilk şey odanın uzun süredir
havalandırılmamış olmasıydı. Uzun yıllardır görüşmediğim dostumu gördüğümde o
kadar mutlu olmuştum ki az daha buraya neden geldiğimi unutacaktım. Odası
küçüktü yatağının karşısındaki sandalyeye oturdum. Bir süre ikimizde konuşmadık.
Sanki beni gördüğü için mutlu olmamıştı beklide henüz beni bu kadar yıl sonra
görmüş olmanın şaşkınlığını yaşıyordu. Daha fazla dayanamadı ve sormasını hiç
istemediğim o soruyu sordu bana.
3
Sandalyeye
oturmuş donuk bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu. Bir süre bakıştık birbirimize.
Gelmiş olmasından dolayı mutlu değildim ama eminimki şaşırmış olduğumu
düşünüyordu oysaki şaşırmamıştım. Bu kadar sene geçtikten sonra neden buraya
geldiğini merak ediyordum. Sessizliği bozmak bana düştü ve burada ne işi
olduğunu sordum. Aniden pişkin pişkin beni özlediğini söyledi. Yıllar önce
ondan kurtulmak için ne kadar acı çektiğim aklıma geldi. Onu kovmak istedim ama
bir yandan da özlemiştim onu ve ne söylemek istediğini merak ediyordum.
Söyleyecek sözü olmasa gelmezdi de bunu da biliyordum. İşte sinirimi bozan
durum da buydu. Tekrar burada ne işi olduğunu sordum ve bu seferlik onu
dinleyeceğimi söyledim. Onu dinlemeye hazırdım ve konuşmaya başladı.<Neden
hala insanlara güveniyorsun? Onlara neden hala saygı duyuyorsun? Hatta
insanları neden hala seviyorsun? Şu haline baksana bir acınacak haldesin yıllar
boyu insanlar sana ihanet etti hepsi seni arkandan vurdu. Hiçbiri sevmedi seni
oysa sen hala insanları seviyorsun hala içinde umut var her şey için umut var.
Ne kadar zavallısın.> <Umut ne güzel bir kelime bir insan
umut etmekten vazgeçerse elinde başka neyi kalır? Söylesene, baksana bir
hayatıma başka neyim kaldı ki? Sen rahatsın tabi dilediğin zaman karşıma geçip
nasihatten başka bir şey bilmiyorsun oysaki gerçek hayatta yaşayan benim sen
yaşamıyorsun bile. Ne gördün ki ne yaşadın ki beni böyle sorguluyorsun. Bence
zavallı olan sensin> diye karşılık verdim hüzün ve sinirle. Ondan cevap
bekliyordum biraz suskun kaldı ve konuşmaya başladı.
<Rahatım!
Ben mi rahatım bir hayatımı gözden geçir istersen yıllarca senle savaştım ben
hep beni öldürmek istedin hep yok etmek istedin beni yıllarca sonunda ne oldu
yine bana muhtaçsın. Hep muhtaçtın bana. Ben olmazsam ne yapardın? Ben
olmadığımda ne yaptın? Bir bakıyorum da hayatına bir bok olmamışsın bir sikim
yapmamışsın.> Bir süre duraksadı ve devam etti.<Ulan yıllarca tutturdun
ammına koyayım bir “kara gözlüm” diye. O ne yaptı sana? Umurun damıydın o
orospunun? Hiç umursamadı bile seni zamanı gelince kullandı kimi zaman aramadı,
sormadı bile hiç ve sonunda tekmeyi bastı. O bunu yaparken sen ne yaptın hiçbir
şey sadece ağladın.> Söyledikleri o kadar ağır geldi ki bir an haklı
olduğunu unutup sadece ağlamak geldi içimden. Konuşamadım o da bunun
farkındaydı. Hayatımın en zor anıydı ve daha da konuşacağından korkuyordum ve
korktuğum başıma geldi.<Hadi onu geçtim ulan bu hayatta yapmak istediğin
hiçbir şey yok. Neden okul okuyorsun bu hayatta bir amacın var mı? Yarın ne bok
olacağım diye düşündün mü düşündüysen o gerçekleşince mutlu olacağından emin
misin?> Böyle konuşması kızdırmıştı beni. Cevap verme isteğiyle dolup
taşmıştım aniden söze atıldım.<Eminim tabi. İnsanlara yardım etmek mutlu
edecektir beni. Sen anlamazsın ama her zaman bencildin.> Beni dinlerken her
zaman sakindi ama son söylediğim sözler sinirlendirmişti onu ve öfkeyle
konuşmaya başladı.<Lan dalyarak ne zaman bencilliğimi gördün? Bizim için
çabalıyorum lan ben. Adam olalım diye, mutlu olalım diye didinip duruyorum.
Bunun uğruna seninle bile mücadele ediyorum.> Küfürlü konuştuğu için özür
dilemesini beklemiştim ama dilemedi. Sanırım gerçekten sinirlenmişti ama bende
sinirliydim. Sakin olmam gerekiyordu gözlerinin içine baktım ve <Sen bizim
için değil kendin için çabaladın hep. Öyle olmadığını söyleyip durdun ama
öyleydi işte. Hep kendini düşündün Hep senin istediğin olsun istedin.>
dedim.
<Sen
kelimesini kullanıyorsun ya hala neden böyle yapıyorsun anlamıyorum? Benden
gerçekten de bu kadar mı nefret ediyorsun?> Biraz geçmişi düşündüm ve ona
cevap vermek istedim ancak beni susturdu ve konuşmaya devam etti.<Benimle
mücadele edebilmek için saatlerce o psikiyatrlara katlandın, ilaçlar kullandın
hem bedenine hem ruhuna işkence etmekten başka ne oldu? Bu işkenceye bir son
vermeliyim, bu acıya bir son vermeliyim.>Sözlerini bitirirken silahını
çıkartıp masaya koydu sigarasını yaktı ve içmeye başladı. Kalktı kitaplıktaki
kitapları aldı yatağa dökmeye başladı. Silahını çekti üzerine bir çeki düzen verdi
ve silahı şakağıma dayadı elveda dedi o an neden geldiğini anladım. O kısa süre
sanki bin yıl gibiydi. Tam tetiği çekecekti ki konuşmaya başladım.<Dur yapma
son bir şans ver bana. Gel satranç oynayalım eğer sen kazanırsan o silahı sok
beline arkanı dön ve git yok eğer ben kazanırsam bir an bile durma çek
tetiği.> Bu teklifim üzerine şöyle bir düşünüp teklifimi kabul etti ve
taşları dizmeye başladık. Piyonumu öne çıkararak oyunu başlattım ve o atıyla
ilk hamlesini yaptı. Bir diğer piyonumu öne sürdüm oda benzer bir hamle yaparak
piyonunu öne sürdü bir müddet oyun devam etti ve sonunda onu mat ettim. Mat
demeden silahı eline aldı. Elveda dedi. Seni seviyorum dedim. Hayır dedi sen
her zaman kendinden nefret ettin.
4
Tetiği çektim
ve şöyle bir baktım kendime. Sigaramı yaktım sanki her nefeste kayboluyordum.
Kapıdan çıktım ve gittim. Son kez baktığımda silah elimde öylece yatıyordum
yatakta hiç okumadığım kitaplar arasında…
*SON*
Bünyamin Bucuka
Bünyamin Bucuka
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder