Sigaramı
yakıpta telefondan saate bakıp öğlen üç olduğunu gördüğümde henüz yeni uyanmıştım.
Yatağımda oturuyor bu güzel tatil gününün bana verdiği mutlulukla sigaramı içiyordum.
Çalışmayı, hareketi pek sevdiğim söylenemezdi derdim gücüm yatmak, uyumak,
uzanmak kısacası hareket etmekten kaçınmaktı. Yemeği de çok sevdiğimden yıllar
yılı vücudum gitgide büyümüş yağ biriktirmiş ve halk arasında şişko bilimsel
dille de obez olup çıkmıştım. Hayattan fazla beklentisi olan bir insan
olmamışımdır hiçbir zaman. Karnım doysun uzanacak yerim olsun yeterdi benim
için. Şükür hayatta beni çok zorlamadı açıkçası karnımın doyuracak ve yatacak
yer bulmama yarayacak bir gelirim olmuştur her zaman. Yataktan kalkıpta kahvaltıda
ne yiyeceğime karar vermek için buzdolabının kapağını açtığımda çoktan sigaramı
söndürmüş çayın altını yakmıştım. Yemek yemeyi sevmeme rağmen yemeği hazırlamak
her zaman zor gelmiştir bana. Kaşar peynirini, sucuğu ve tost ekmeklerini
çıkarıp mutfak tezgâhına koydum. Kaşar peynirini ve sucuğu dilimledikten sonra
ekmeğin arasına koyup tost makinesine bastım. Kaşar iyice eriyip tostum hazır
olunca kaynayan çayında altını kapatıp tepsinin üstüne tostumu, çaydanlığı,
bardağı ve şekeri sığdırıp salona geçtim. Televizyonun tam karşısındaki
koltuğun önündeki sehpaya tepsiyi koydum, yandaki koltuktan televizyonun
kumandasını alıp televizyonu açtıktan sonra da büyük bir iştahla tostumu yemeye
başladım. Eriyen kaşar ağzımla tostun arasında uzadıkça uzuyor sucuğun tadı
damağımda adeta bir bayram bir düğün havası estiriyordu. Peşine yuvarladığım
çay lokmamı yumuşatıyor sucuğun ekşi, baharatlı tadıyla karışan şeker o anda
hazzı zirvelere taşıyordu. Lokmalarımı büyük büyük ısırıyor ağzımın her
milimetre karesini her hücresini bu muhteşemlikle şenlendiriyordum. Bu
sebeptendir ki tostumun bitmesi çok sürmedi. Çayımı tazeleyip yatak odasına
geri döndüm sigaramı yaktım paketi ve kibriti cebime koyup salona geri döndüm
sigaramı çayla yuvarlayıp kahvaltıdan aldığım hazzı arşa dayandırdıktan sonra tepsiyi
alıp mutfağa götürdüm, buzdolabından meyveli soda aldıktan sonra salona gelip
televizyonun karşısına kuruldum. Yapılması gereken hiçbir işim yoktu. Bütün
günümü televizyonun karşısında aylaklık etmeye ayırmıştım. Sigaramın bitmesi
ihtimaline karşı eve gelirken dün akşam dışarı çıkıp sigara almamak için üç
paket sigara almıştım. Yapacağım en uzun süreli hareketler kombinasyonu kalkmak
ceketimin cebinden sigaramı almak ve tekrar tahtıma kurulmak olacaktı. Bir gezi
kanalını açtım ve en güzel İtalyan yemeklerinin konu edildiği en sevdiğim
televizyon programlarından birini izlemeye başladım. Bir-iki saati böyle “yedikten”
sonra yerli bir programda Kilis’i ziyaret eden bir televizyoncunun programında
Kilis’in lezzetlerini tanımaya başladım. Kilis Tava’nın tam damağıma uygun bir
yemek olacağını düşünürken yavaştan acıktığımı hissettim. Bu güzel günü
taçlandırmanın tek yolunun muhteşem bir akşam yemeği olduğunu daha uyanır
uyanmaz sigaramı yaktığımda düşünmüştüm ve akşam yemeği saati gitgide yaklaşıyordu.
Akşam yemeği için ne yiyeceğimi düşünürken kalktım ceketimin cebinden sigaramı
aldım ancak henüz daha ne yiyeceğime karar verememiştim. Kafamın içinde pizza, adana,
kanat, İskender, kelimeleri uçuşurken sigaramı bitirip yatak odasına gittim.
Masanın üzerinde duran bilgisayarımı alıp farklı alternatifleri değerlendirmek
üzere salona geri döndüm. Bu sefer kanepeye uzanıp o site senin bu site benim
dolanırken internette hala bir karar verebilmiş değildim. Kuzu etini, hamur işini,
kebabı, köfteyi kısaca ot olmayan her şeyi beğeniyordum. Akşam yemeği menüm
gitgide kafamda netleşirken saatin yediyi geçtiğini fark etmiştim. Her zaman
arayıp yemek sipariş ettiğim lokantayı arayıp kelle paça, fazladan pilav, güveç,
bir buçuk adana ve tatlı olarak da künefeyi 1309 sokak Eylül apartmanı 13
numaraya getirmelerini istedim. Ağzıma layık bir menü oluşturduğum için
sevinçten uçarken aniden içecek söylemeyi unuttuğumu fark ettim ve lokantayı
hemen arayıp litrelik kola ve şeftalili soğuk çayımı da siparişime dâhil edip
muhteşem hazinenin gelmesini beklemeye başladım. Akşam yemeğimi getiren oğlanın
lokantayı son aramamın üzerinden yarı saat kırk beş dakika sonra zilimi
çalmasıyla heyecanım tavan yapmıştı. Motorlu oğlan gelesiye kadar koltuğumun
önündeki sehpayı hazırlamış dört tane sigarayı da kültablasında boğmuştum.
Oğlana parayı verip yemeğimi aldıktan sonra hemen sehpanın üzerine akşam
yemeğimi dizmiş, kelle paçama sarımsak sosunu eklemiş kaşığımın içine
tanelerini de doldurarak ekmekle mideye yuvarlamaya başlamıştım. Kelle paça
bittiğinde ekmeğimi güvece bandırıp kaşığımı pilavla doldurup kola eşliğinde
gömerken patlıcanın, etin, pirincin ve kolanın tadını ayrı ayrı alabiliyor
hazzımı arşında ötesine taşıyabiliyordum. Güvecin ve pilavın üstüne lavaş
ekmeğe dürülen adana akşam yemeğimi muhteşem kılıyordu. Tüm bu harikaların
üzerine yenilen künefe kusursuz bir akşam yemeğini tamamlıyordu. Künefeden
aldığım son lokmayla birlikte her şeyi silmiş süpürmüş, bardağıma şeftalili
soğuk çayımı doldurmuş sigaramı yakmış ve kanepeye uzanmıştım. Yemek yemek
kadar yemeğin üstüne yaktığım sigaradan da muazzam bir zevk alıyordum. Sigaramı
kültablasında boğup şeftalili soğuk çayımı fondipledikten sonra televizyonda o
kanal senin bu kanal benim dolanmaya başladım. İki-üç saati de böyle “yedikten”
sonra bilgisayarımda video oyunu oynamaya başladım. Bir buçuk-iki saat geçmişti
ki karışık sandviç saatinin geldiğini fark ettim. Köşem büfeyi arayıp
sandviçimi gömdükten sonra artık uyku vaktim gelmişti. Yarın uyandığımda işe
gitmeden ıspanaklı ve kıymalı börekle günümü şenlendireceğime kendi kendime söz
verdim. Günün son işi olarak şakiri tokatlama seansı ardından uykuya daldım.
*SON*
Bünyamin Bucuka
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder